Televizyon Vs. İnternet





Çok kritik bir çağ yaşadığımızı düşünüyorum kitlesel iletişim araçlarının tillahi sayılabilecek televizyon diz çökmüş durumda.

İlk icat olduğu dönemlerde televizyon için öne sürülen düşüncelerin biri de insanların uzun süre bir kutuya bakmaktan bir zaman sonra sıkılacakları için icadın çokta başarılı olmadığı yönünde düşüncelerin olmasıydı;ama tutmadı.

Televizyon aldı yürüdü radyo tiyatroları,sinema salonları,tiyatrolara yüz çevrilir oldu. 90'lar da zirve yapan televizyon internetin icadı ile ortaya çıkan video paylaşım siteleri ile artık tahtını yavaş yavaş devretmeye hazırlanıyor.

20.yüzyılın ilk yarısına kadar savaşlar ile kıvranan insanlık ardından 21.yüzyılda ulaşılabilir teknolojinin en basit formu internet kullanımı ile daha şımarık ve özgür bir tavır takınmaya başladı.

Artık istediği yerde,istediği saatte,istediği kadar,istediği şeyi izleyebilmek varken ; belli bir saatte,belli bir sürede,belli bir şeyi,belli bir yerde izlemek ve bunun için beklemek reklam aralarına katlanmak ''Ay şu sahneyi kaçırdım !'' stresini yaşamak elbette cazip gelmeyecekti.

Bunu fark etmiş olacak ki bir çok kanal başta reality showlar başta olmak üzere bir çok farklı konseptle agresif bir tutum sergileyerek tutunma çabaları içerisinde.

Özellikle Türk toplumunun örf ve adetlerine atıfta bulunarak oluşturulan özel hayatı çarşaf çarşaf ifşa eden biri bizi gözetliyor,göz6 gibi konseptler uygulandı ancak geleneklerine bağlılığı ile bilinen toplumumuzca elbette  tutmadı.

Buna karşı atak olarak hemen izdivaç programları devreye girdi.Artık bir mizansen çerçevesinde insanlara roller verilip gerçekmişcesine birbirlerine ''Aşık'' taklidi yaptırılarak reyting peşinde koşuldu ancak bu da uzun vadeli olmadı bir şekilde bu programlar da lav edildi.

Ancak buna rağmen televizyonun son kozu olarak gördüğüm dizi sektörü agresif bir tutumla son kozlarını oynuyor gibi.Televizyon dizilerinde ki ana konu başlıklarını özetleyecek olursak ;çocuk gelinler,töre cinayetleri,çarpık ilişkiler,kin,öfke,nefret.

Televizyonun yayın hayatında aynı zamanda toplumsal bir ayna olduğunu düşünürsek durum gayet vahim.10 tane dizi varsa içlerinde 2 tane komedi dizisi var yok fantastik gibi türlere hiç girmiyorum bile hadi maliyet diyelim...Bu haliyle durum gayet vahim gözüküyor maalesef sektör son kozlarını oynarken toplumu da farklı olumsuz düşüncelere itiyor.

Keşke daha çok yerli belgesel,tarihi dizi olsa bilimsel yarışma programları yapılıp spor algısı futboldan öteye geçse ama hak getire...

Televizyona bu kadar saydırırken elbette internette ki video paylaşım sitelerinin masum olduğu söylenemez.

Yine trendlerde sürekli çıkan biseksüel internet fenomenleri,küçük yaşta makyaj yapan ya da ikon haline getirilen çocuklar ve onların bozulan psikolojileri-sömürülmeleri ya da sürekli bitmeyecekmiş bir parti havasında yaşamını sürdüren insanlar...

Bunun sonu nereye gider? İlk aklıma gelenler gelir eşitsizliği kaynaklı mutsuzluklar hiç bitmeyecekmiş gibi yaşanılan gençlik çağına karşın gün be gün yaklaşan son bilinci kaynaklı huzursuzluklar ve cinsiyet karmaşası kaynaklı insan ırkının devamının tehlikeye girmesi.

Bilirsiniz teknoloji insan yaşam yılları ile karşılaştırılamaz çünkü o insan gibi bir sona sahip olmayıp olimpiyat ateşi gibi bir sonrakine aktarılıp devamlılığını koruyan bir kavramdır.

Bu pencereden bakacak olursak eğer; internet video paylaşım sitelerinin ya da kontrolsüz sosyal medya kullanımının çok yeni olduğunu anlayabiliriz.

Zamanla internetin de tıpkı televizyon gibi toplumsal sorumlulukları olduğu anlaşılıp daha ulaşılabilir şekilde daha sık ve düzenli denetimlerle  sınırlandırılarak daha faydalı hale geleceğini umut ediyorum.

Sonra ki durak Mars !

Okuduğunuz için teşekkürler :)



















Yorumlar