2017 Bitti 2018 Hazır Mısın ?
Bugün 01.01.2018 yılın ilk günü çok güzel çok heyecanlı.Tabii şimdilik.
2018 münasebetiyle 30 yaşında olacağımdan sanırım zihinsel ve ruhsal olarak bir adım atıyor insan dolayısıyla çok radikalleşebiliyor tahammül sınırları duruma göre ya pamuk ipliğine bağlı oluyor ya da tutkuyla o anı göğüslüyor.
Ama hiç zorluk çekmiyorum hani 30 yaş sendromu falan yaşayanlar var ya fiyuuu! Hiç umrum değil neden? Anam sağ olsun.27 yaşımdan beri ; ''30 oldun hala evlenmedin,iyi bir işin yok,okulunu bitirmiyorsun...'' bikbik yaparak beni ''30 yaş'' kavramına alıştırdı.Son 3 yıldır yaşımı soranlara 30 dediğimden benim ağzım alıştı vallahi ama bazen soranlar oluyor ;'' Sen neden son 3 yıldır 30 yaşındasın?'' diye ''Anam sağ olsun '' diyorum.
Zaman değiştikçe bende değiştiğimden artık bazı şeylerin vazgeçilmesi gerektiğine inandım ve başladım elekten geçirmeye.Aldığım kararların bir çoğunun hiper faydalı olduğunu falan düşünmüyorum ama artık ''Akıl baliğğ'' bir insan olduğumdan tecrübelerimi hayata geçirmek iyi olur diye düşünüyorum.
Vays! ''Baliğ'' kelimesi hem ergenlik hem olgunlaşma anlamındaymış bu arada :D
''Ya dedim kendi kendime salak sen edison musun ki bilmem kaç defa aynı şeyi deneyip farklı sonuç alacaksın ?'' Hani Edison 1999 defa denedikten sonra 2000. defa da ampulü buluyor ya ,ama benim karşımda ki ampul olmayınca haliyle farklı sonuçlar beklemekte ''salaklık'' olurdu.
Mesela;bir insana sinir olduğumda genelde onu sessizliğe boğmak,tepki vermemek gibi savunma mekanizmalarım vardı ancak bu sene çok fazla damarıma dokunan bir kıza karşı kendimi ifade ettim hem de bir çok insanı karşıma alacağımı bile bile genelde uyumlu bir insan olduğumdan böyle davranışları pek sergilemezdim ancak bu sefer bir inayet geldi.Sanırım yaptığı şeyler gururuma dokunduğu için böyle bir karar aldım.Düşünsenize sizden yaşça küçük bir insan karşınıza geçmiş ahkam kesiyor ve sizin sukunetinizden kendine pay çıkarıp daha da böbürleniyor...
Kim ne derse desin ben kesinlikle yaş-tecrübe orantısının doğru ilerlediğine inanırım çünkü herkesin bir felsefesi vardır.Hiç yaşanmamışlığı olan insan bile yaşadığı yıl kadar bir fikre sahip olabilir en kötü birine mutlaka dert babalığı yapmıştır (Bu arabeski yaşamayan var mıdır bilmem ? )sonuç olarak bu cahil cesareti de beni bezdirmişti işte.Ancak sonunda hiç düşünemediğim bir şey oldu ve çok fazla değer verdiğim ama çok çok sevdiğim ortak bir arkadaşımız ona karşı bir adım daha yakın bir tavır sergiledi üstelik tarafsız olduğunu söylemesine rağmen...
Dürüst olalım ;tarafsız olmak bile aslında taraf tutmaktır çünkü her iki tarafın sevgisinden ziyade senin kararsızlığın seni bu kararı almaya zorlar.Ben de bu tarafsız arkadaşın bu tavrına hele her zaman sorduğu ''Nasılsınlara'' hasret kaldığımdan onunla da konuşmadım.Ama içime oturdu...
Sonunda tarafsız olan arkadaşımla tekrar barıştım.Kırılan kol nasıl eskisi gibi olmaz evet belki bazı şeyler eskisi gibi olmadı.Ama ben onu sevmeye hala devam ediyorum çünkü sevginin de sevmek sınırında olması gerektiği,teferruatların sevgiyi yıprattığını bir kere daha gördüm.
Arkadaş konusunda ya da onlar hakkında radikal kararlar alma konusunda bayağı keskin bir yıl oldu bu sene.Bir diğer konuşmadığım arkadaşım ise bana ''Kardeşim'' diyen bir insandı...
Sanırım 10 senelik bir arkadaşlıktı bizimkisi.Bu yılların içerisinde anlaşamadığımız uzun uzun konuşmadığımız çok olmuştu ancak bu son olan beni benden aldı içimde ki son pırıltıyı da kararttı.Çok kötü bir dönemeçten geçiyordum maddi-manevi çöktüğüm ve geceleri uyuyamadığım bir sorundu o da bunu en ufak ayrıntısına kadar biliyordu.Sonra ne olduysa oldu onun da bana yardım edebileceği bir pozisyon oldu O'na sordum sorduğumla kaldım...
''-Bugün,yarın,sonra'' da tıkılıp kalacak kadar bir arkadaşlığımız olduğunu böylelikle öğrendim.Yine o ''Sonra'' zaman dilimlerinden birinde yorgun argın denizleri aşıp karşı yakaya geçmişim onun yanına gitmişim ''Kardeşim'' bana yardım edecek diye bir hevesle bekliyorum,bekliyorum,bekliyorum...
Çok dakik bir insanımdır ve onu 45 dk. bekledim.Üstelik beklemem deki sebepte bence çok gereksiz bir bahane.İnsan en yardıma ihtiyacı olduğu dönemde ne kadar hassas oluyorsa beş katı hassaslıkta olan ben için bardağı taşıran son damla ve kalbimde ki kalan son parıltı da buydu ve kayboldu...Olmasaydı keşke,dost karagünde belli olur da ''Kardeş'' karagünde belli olmasaydı...Kazanan da olmadı kaybeden de bence,iyi oldu.Net oldu.
Bundan farklı olarak sevgili bloguma Haziran 2017'de başladım henüz altı ay gibi kısa bir süre olmasına rağmen 16.000 okuyucuya dayanmış olmak benim için heyecan verici. Blog yazmaya beni teşvik eden arkadaşımla konuşmamam ise en pisi pisine ''küslük'' diyelim.Hani eşref saati ve eşşek saati olayı var ya tamamen o. Ha O'nu blog vesilesiyle asla unutmayacağım o ayrı.Tatlı anılarda kaldı diyelim...
![]() |
2018 Talih Kuşlarımız ! |
Gelelim yeni yıl hedeflerime;
Bazı yeni projeler aklımda geliştirdim örneğin eskiden bir kitap yazmadan ölmek istemeyen ben işi ilerletip artık bir çocuk kitabı yazmadan ölmek istemiyorum,2018 yılına kadar kendimi hazır hissedersem bir çocuk kitabı yazmak isterim şöyle 3-4 yaş grubu arası için,yazma işlerim daha devam eder eminim.Sonra blog'a devam etmek istiyorum işin aslı hiperaktif bir yapım olduğundan genelde çabuk sıkılır ve daldan dala atlardım ancak blog beni biraz daha disiplinize etti bu yönden bakalım nereye gider ? Ben daha iyi olacağına inanıyorum.
Yalan değil ilk başlarda biraz kasıntı yazıyordum ama sonra dedim ki ;''Neden bu kadar kasayım ki?'' burası da bir mecra neticede seven olur sevmeyen olur.Çok komik tepkilerde alıyorum mesela,değişik mailler geliyor,sen blog yazma direk Youtube olayına geç diyenlerde oluyor.Yalan değil ilk yazdıklarımı okurken yazı dilinden çıkıp konuşma diline kaydığımı ve kayışın orada koptuğunu görüyorum sonra gülüyorum,bazılarını düzeltiyorum.Bazen de etrafımdan hiç ummadığım birinden ya şu da olmuş mu diye bi eleştiri geliyor acaba diyorum ne kaçırdım da böyle oldu falan.Çıkıyor da çıkıyor yani :p Siz yazın bol bol ben eleştirinin faydasına ve gücüne inananlardanım !
Mesela en değişik hissettiğim anlardan biri de Peru'dan,Endonezya'dan,Küba'dan,Portekiz'den blogumun okunuyor olması ! Yaa çok seviniyorum.Bir de Rusya'dan sürekli bir tık geliyor translate eklentim var evet ama bu adam ne okuyor naapıyor anlamıyorum ahaha gecenin bir vakti bakıyorum Rusya'dan okunuyor blogum seviniyorum :) Bunu da okuyorsa bilsin yani.
Blog çok ötelenmiş bir mecra bence herkes görsel işlere merak sarıyor ama bence de bu mantıklı çünkü herkesin internet kotası olmayabilir ,açıp okumak isteyebilir.Örneğin Youtube'a göre daha yavaş işlediği kesinlikle doğru ama bence daha sadık bir kitlesi oluyor.İlk zamanlarda günde 10-15 tık gelirken şimdi günlük 60-120 arası tık geliyor mesela yeni yazı yüklemesem de bence reklam falan vermeden fena değil organik rakamlar için.
Ama kaynak noktası çok sıkıntılı yani ben daha çok DIY olsun diye kendi kendime yete yete bir şeyler yapmak istiyorum ama Türkçe kaynak o kadar az ki...Herkes işi maddiyata çevirmiş ki bence bu yanlış! Tüketim mantığı da bir yere kadar.Sağolsun her ne kadar yalvar yakar olsa da yardımcı olan bir arkadaşım var kız kardeşimle aynı gün doğmuş ve yaşıt biri Muhterem Muhammed :) Arada o yardımcı oluyor.Onla atışınca sinirlenip ben kendi kendime yapym de sen gör kamil ! moduna giriyorum karıştıra karıştıra da birşeyler yapıyorum he :p
Aslında benim amcaoğlu bir tema yapmıştı ama yoğunluktan bakamadığı için işte Muhammed'ten destek almaya başladım o da bıkınca ite kaka ben bir şeyler yapıyorum.Farkettiniz mi yeni bir tema var blogta onu ben yaptım ! Gururluyum :) Şimdi tek eksiğim tab-bar/ menü çubuğu onu yazılımda bulmak için Ctrl+F ile <head> yazıp buluyorsun sonra kodu bi yere yapıştırıyorsun oraya kadar öğrendim gerisi yok asfaasdfadsfad. Tek eksiğim bu kaldı bunu da yapayım artık PR bölümüne geçmeyi düşünüyorum.Ama baştan menü olmaması iyi oldu çünkü belli bir konseptim olmadığından başlıkları belirlemek adına yazdıklarımdan referans almayı düşünüyorum.Bir de kaydırmalı bir ana ekran var onu da istiyorum! Fıstık benim olacak vurucam kırbacı asadsadsadad
Ha bir de ilk tehtidimi de aldığım şu zomato maceram var;
zomato yazım
Özet olarak ben bir yer hakkında Zomato üzerinden yazı yazıyorum o yer bana aba altından sopa gösteriyor bende Zomato'ya bu ne diyorum onlarda takmayınca ingiliççemle yazıyorum Zomato US'a ve Zomato TR'den 4 ay sonra falan herhalde dönüş oluyor.Bu e-maili Patagonya Zomato'ya yollasam daha hızlı dönerlerdi şüphem yok ! Ben de protesto amaçlı hesabımı kapattım ve bana döndükleri maile dönmedim umarım başka bir mecra çıkarda biz de rahat rahat fikirlerimizi söyleyebiliriz.Düşünebilmek bunu yazıya dökebilmek çok zor...
Ya bizim ailede hep vardır he mesela anne tarafımda dedem kendi kendine yazardı böyle şiir falan güncel köşe yazıları vardı,sonra annem ve teyzelerim falan da bir şeyler yazardı.Büyük teyzem o zaman ki ünlü karikatür dergisi Leman'a attığı yazı ve karikatürün editör tarafından çok beğenilip kendisine övgü dolu bir mektup yollamasını hep hevesle anlatırdı.Mektup çağı diyorum yani öyle iki tıkla Twitter'dan Cem Yılmaz'la goygoy olmadığı zamanlar.Hoş o zaman Cem Yılmaz da yoktu ya.
Ya da babam türkü söyler,bağlama çalar,halk oyunları oynardı.Çocukken çok ifade etmeyen böyle şeyler büyünce farkındalık artınca toplanıp ;''Ya bizde de sanata bir yatkınlık varmış?!'' dedirttiriyor iç güdüsel bir şey bu.Ördeklerin yumurtadan çıkıp yüzmeyi bilmesi gibi ve önceki kuşakta vücut bulamamış bu birikimlerin de aktarılma sorumluluğu doğuyor birazda.Üretmek ancak bunu vücuda kavuşturamamak çok rahatsız edici bir durum bunu; bu durum içinde olanlar anlar ancak.
Yani havalara girmek ;''Vay be nerden nereye bağladı ?'' demek çok doğru olmaz çünkü Karma var yaaa!Bir de şükürler olsun ki internetin böyle bir avantajı var.Kendini keşfetme yoluna girince başkaları da bu yolculukta seni keşfediyor ve bir karınca ordusu gibi birlikte olunca vücuda geliyorsunuz.Önceki dönem popüleritesinden farklı olarak sanat için çalışma yapmak değil de toplum için çalışma yapınca vücut buluyorsunuz.Ha tartışılır o ayrı yani fayda ya da süreklilik noktasında ama gelecekte böyle böyle olacak bunu da kabul etmek lazım. 90'ların sonları ve 2000'lerin öncesinde doğanlar bir teknolojik şok içerisindeler.Ama millet söyleyeyim;hepsi geçecek ;)
Ya bir de şu oldu blog ile ilgili mini bir hikaye olarak;
Gittiğim bazı yerlerde beni tanımaya başladılar :) Resmimi açık açık paylaşmama rağmen gittiğim bazı yerlerde tatlı falan söylediğimde aa o da bizden olsunlar başladı çok garipp :) Bir de Levent Kanyon'a giderken metrodayız kardeşlerimle,kız kardeşim ''Ablaa' diye feryad etti ''Noldu?''dedim panikledim.''Abla !''dedi ''Sen resmini paylaşıyor musun blog'da?''
''Yoo!!'' dedim ''Neden ki ?'' 2 tane çocuk seni görüp heyecan yaptılar birbirlerine ; ''Aa blogcu kız bu dediler'' dedi. Ben resmen şok ! Gerçekten çok şaşırdım.Kız kardeşimle kar görmüş Afrika Kertenkelesi modunda yürüyerek durumu zor atlattık. Adsfdsfdadafsdafad
![]() |
Yaşam hedeflerimden biri de otuz yaşıma gelmeden en az üç dil öğrenmekti.Bu hedefime ulaştığım için çok mutluyum ancak dil öğrenmek benim için kolay olsa da şunu da gördüm ki ;dil kullanabildiğin kadar senindir.
Yeni yılda da dil öğrenmek istiyorum ama artık o ülkelerde yaşayabileceğim diller öğrenmek istiyorum.Her yazımda bahsettiğim İskandinav hayallerimi İsveççe ile taçlandırmak istiyorum mesela ama Türkçe kaynak yok gibi bir şey kurslar gereksiz pahalı.Sahi İsveççe öğrenmek isteyenler bana yazabilirler mi ?Bir beyin fırtınasına ihtiyacım var sanırım...Ölmeden önce de kesinlikle ;Fransızca,İtalyanca,Arapça,Almanca,İsveççe öğrenmek istiyorum.İtalyanca,Fransızca'da ki yetkinliğim temel İngilizcem'de yağmasa da gürlüyor standarttan iyi diyelim.Belki bu sene İsveççe öğrenirken Fransızca ve İtalyanca'yı da ilerletirim.
Ama özellikle Fransızca öğrenirken gördüm ki pratik yoksa olmuyor...Fransa'da Paris'te yaşayan Ludo isimli bir arkadaşım vardı onunla pratik yaparım diye öğrenmeye başladım ama O da 2017 kayıplarına karıştığından ''Je suis désolé Français ! '' mod on. Ama her seferinde bir Fransızca dialog duyduğumda anlayıpta konuşamadığımda konuya Fransız kaldığım için efsane üzülüyorum çünkü aslında öğrenmek için çok emek vermiştim... Ama konuşacak kimse olmayınca tırt.
Bir de yeni şeyler denemeyi ve devinim halinde olmayı çok seven ben evet yeni bir üniversite okumaya gözümü diktim diyebilirim.Kavgalı olduğum hali hazırda 4. sınıf işletmem, dipçik gibi 1. sınıf sosyolojim var ama işle tabi bunlar yürümüyor.Biraz daha içe dönmek ve 4. üniversitemi okuyabilmek adına farklı bir program yapabilirim ve extrem bir deneyim olması adına hiç denemediğim ''Sayısal'' bir bölüm tercih edebilirim.İnsan yaşadıkça hayata bakış açısı değiştiği gibi bence yetenekleri de değişebiliyor.
Kendimi daha sayısalcı hissediyorum mesela? Çok garip.
Tabii herkes ay işte nasıl olcak yaş maş falan diyor ama bana tınn! Otuz olunca insan ölüyor mu?Hayat mı bitiyor?Ya da bir yerden sonsuz bir para akışı sağlanıyor da yaşam kalitemiz kendi kendine mi yükseliyor?Heyecanlı ve kararlıyım.Hani millet dağdan taştan atlar ya bende zihinsel olarak extrem olmayı kendimi sarsmayı ve şaşırtmayı çok seviyorum hatta aşığım <3
Umarım bu kadar yoğunluğun içinde spor öğrenmeye de zamanım kalır bu sene ;tenis,yüzme ve buz pateni öğrenmek istiyorum.Ev ile işim arasında -2,5 saat olduğunu göz önüne alırsak 24 saatimin 5 saati pisi pisine yolda geçiyor 8 saat uyusam 13 saat eder geriye kalır 11. Bu 11 saatin 8,5 saati çalışsam 2,5 saatim kalır. O zaman;
A) Az uyumalıyım ? Ama uykuyu çok seviyorum
B)Gelirimin %10'unu şans oyunlarına adayıp bana piyango vurmasını beklemeliyim?
C)Meksika'ya kaçmalıyım? Neden kaçacağımı bilmiyorum Amerikan filmlerinde öyle oluyor ya.
En gideri olan şık elbette A.
Bir de şuna hasta oluyorum ki; kaç yaşındasın dediklerinde otuzzzz dediğimde insanların yüzüne tokat yemiş gibi olması çok komiğime gidiyor sanırım bir bu kadar ons ekiz yaşımı sevmiştim.Teşekkür ederim genlerim <3
Öz eleştri yapayım 2016'da daha çok gezip tozup keşfetmişim 2017 biraz sönük geçmiş ama 2018 için tüm hevesimle bekliyorum.
Dur bakalım nolcak 2019'da eğer hala devam edersem neler yazarım çok merak ediyorum şimdiden !
Her şeyin hayırlısı...
Dilerim ;herkesin gönlüne göre her şeyleri olsun...
Okuduğunuz için teşekkür ederim :)
Yorumlar
Yorum Gönder